Yüzbinlerce sokak köpeğinin öldürülmesine neden olacağı gerekçesiyle eleştirilen, kamuoyunda “köpeklere ötanazi düzenlemesi” olarak bilinen teklif, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’nda, uzun ve sert tartışmalardan sonra kabul edildi. Komisyon görüşmeleri sırasında verilen önergelerle teklifin yumuşatılmasına çalışılsa da muğlak hükümler, uygulamadaki belirsizlikler, tanımlardaki açıklar yüzbinlerce köpeğin öldürülmesi sonucu doğurabilecek. TBMM Genel Kurulu, düzenlemeyi bu şekliyle yasalaştırırsa barınak kurmaları için 2028’e kadar süre tanınan belediyeler hemen harekete geçebilecek ve gerekli kriterlerin sağlanıp sağlanmadığına bakılmadan köpeklerin öldürülmesine başlanabilecek.
10 soruda, tartışılan teklifte yer alan düzenlemeler şöyle:
1- Tartışılan düzenleme nasıl gündeme geldi?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen aralık ayında Ankara Keçiören’de 4’üncü sınıf öğrencisi Tunahan Yılmaz’ın boş arazide köpeklerin saldırısına uğrayarak ağır yaralanmasının ardından, “Sokak köpeklerinin zarar verdiği insanların haklarını da koruma görevleri” olduğunu belirterek, bu sorunu çözüme kavuşturacaklarını açıklamıştı. Yerel seçimden sonra, mevcut yasanın yetersiz olduğu konuşuldu. Ancak köpeklerin öldürülmesine dair bir düzenleme yapılacağının gündeme gelmesiyle tepkiler arttı. AKP, mayıs ayı başında TBMM’ye getirmeyi tasarladığı teklif üzerinde çalışmaya devam etti. Temmuz ayında yeni teklif AKP’li vekillerin imzasıyla TBMM’ye sunuldu ve TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’na havale edildi.
2 – Yerel seçimden sonra gündeme gelmesi nasıl yorumlandı?
Teklifin, AKP’nin ilk kez ikinci parti olarak çıktığı, birçok belediyeyi kaybettiği 31 Mart yerel seçiminden sonra gündeme gelmesi, sokak köpeklerinin toplanması konusunda belediyelerin yetkili olması nedeniyle siyasi bir adım olarak değerlendirildi. CHP’li seçmenin düzenlemeye karşı olması, buna karşılık teklifin ve mevcut yasaların konuyla ilgili olarak belediyeleri görevlendirmesi, “AKP, CHP’yi zor durumda bırakmak istiyor” yorumlarına yol açtı. Belediyelerin yasayı uygulamaması durumunda İçişleri Bakanlığı’nın harekete geçebileceği de iddia edildi. Bununla birlikte, özellikle köpeklerin uyutulmasının pahalı bir işlem olması nedeniyle teklifin gündeme getirildiği, birilerine rant sağlanacağı iddiaları da muhalefet tarafından dillendirildi.
3 – Teklif, neden “ötanazi düzenlemesi” olarak nitelendirildi?
AKP’nin TBMM’ye getirdiği teklifte, sokak köpeklerinin öldürülmesi seçeneği için, “ötanazi” kavramı kullanıldı. Mevcut bazı düzenlemelerde de hayvanların öldürülmesi konusunda bu ifade kullanılıyor. “Ötanazi”, aslında hasta kişilerin yaşamlarını kendi istekleriyle ve tıbbi müdahaleyle sonlandırılmasını istemeleri için kullanılan bir kavram. Bazı batı ülkeleri, vatandaşlarına belli kriterlerle ötanazi hakkı tanıyor. Hayvanların bu konuda karar verme yetisi bulunmadığı için teklifte bu kavramın kullanılması eleştirildi. Buna karşılık, teklif bu kavram kullanılarak komisyona havale edildi ve dolaylı olarak kullanılarak kabul edildi.
4 – Teklif, AKP tarafından nasıl gerekçelendirildi?
AKP Kahramanmaraş Milletvekili Vahit Kirişci başkanlığında toplanan komisyonda konuşan teklife imza atan isimlerden Harun Mertoğlu, kanunların ihtiyaçtan doğduğunu, bu teklifle “Önce insan” dediklerini belirtti. Mevcut düzenlemelerin günümüzdeki ihtiyaçlara cevap vermediğinin anlaşıldığını vurgulayan Harun Mertoğlu, şöyle konuştu:
“Yaşanan olaylar, kanun değişikliğine gidilmesi gerektiğini ortaya koymuştur. ‘Hayvanları yakala, kısırlaştır, aşısını yap, tekrar sokaklara bırak’ anlayışı ihtiyaçlarımıza cevap vermemiş, onlarca insanımızın, çocuklarımızın ölmesine sebep olmuştur. Geldiğimiz bu noktada gerek AİHM kararları gerek Danıştay kararları sokaklarda yaşanan ve hayvanlardan kaynaklı meydana gelen trafik kazalarının sorumluluğunu idarelere vermiştir. Dolayısıyla sokaklar hayvanlar için bir yaşam alanı olamaz. Sokaklar değil hayvanlar için insanlar için bile güvenli bir yaşam alanı değildir. Sokaklarda açlık, susuzluk, bulaşıcı hastalıklar var. Sokaklar tekin değil.”
Teklifin gerekçe kısmında da benzer bir yaklaşım sergileniyor. Sokak köpeklerinin saldırıları sonucu yaşanan olayların istatistiklerine yer verilen gerekçede, mevcut yasanın “yakala-kısırlaştır-sal” ilkesini temel aldığı ancak bunun uygulanamadığı belirtiliyor. Batı ülkelerinden örneklere yer verilen gerekçede, teklifle yeni bir yöntem geliştirildiği savunuluyor.
5 – Teklif, hangi uygulamayı esas alıyor?
Teklifte yer alan düzenlemeye göre, kedi ve köpekler, Tarım ve Orman Bakanlığı veri tabanına kaydedilmesi zorunluluğu bulunduğundan “sahipli hayvan” ve “sahipsiz hayvan” olarak sınıflandırılacak. Mevcut Hayvanları Koruma Kanundaki “yakala-kısırlaştır-sal” metodunun kaldırılması nedeniyle hayvan bakımevi tanımında uyum değişikliği yapıldı. Hayvan bakımevinin tanımı, “Bakanlıktan izin alınmak suretiyle kurulan ve hayvanların sahiplendirilinceye kadar barındırıldığı ve rehabilite edildiği bir tesis” şeklinde değiştirildi. Buna göre, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların hayvan bakımevlerine toplanması ve buralarda rehabilite edilerek sahiplendirilinceye kadar bakılacak olması sebebiyle bakımevleri dışında bir hayvana bakmak için onun yasal sorumluluğunun alınması gerekiyor.
“Sahipsiz hayvanların da sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir” ifadesi yürürlükten kaldırılıyor. Buna göre, hayvan bakımevlerine alınan hayvanlardan rehabilite edilen köpekler sahiplendirilinceye kadar bu yerlerde barındırılacak. Doğru ve güncel veri sağlanabilmesi amacıyla hayvan bakımevlerine alınan hayvanlar Tarım ve Orman Bakanlığı veri sistemine kaydedilecek.
6 – Barınağa alınan hayvanlar öldürülecek mi?
Komisyon çalışmalarının ikinci gününde, önerge ile “ötanazi” maddesi adı verilen maddede değişikliğe gidildi. Teklifin tartışılan beşinci maddesi, saldırgan olan, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olan hayvanlara yerel yönetimlerce ötanazi yapılacağı düzenlemesini içeriyordu. Önergeyle bu hüküm tekliften çıkartıldı.
Önergeyle teklife, “Bakımevine alınan köpeklerden insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen, bulaşıcı veya tedavi edilemeyen hastalığı bulunan ya da sahiplenilmesi yasak olanlarına Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun 9. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen tedbir uygulanır. Yerel yönetimler, sahipsiz köpeklere ilişkin yürüttüğü iş ve işlemlerde Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi kapsamında gerekli idari tedbirleri almaya yetkilidir.” hükmü eklendi.
AKP’liler, böylece bütün köpeklere ötanazi uygulanmasının söz konusu olmayacağını savundu. Ancak önergeyle getirilen düzenlemede atıf yapılan hüküm, şu düzenlemeyi içeriyor:
“Hayvanlara ötenazi yapmak yasaktır. Ancak, hayvanlara acı ve ıstırap çektiren veya iyileşme durumu bulunmayan hastalık durumlarında, akut bulaşıcı bir hayvan hastalığının önlenmesi ya da eradikasyonu amacıyla veya insan sağlığı için risk oluşturan durumlarda, davranışları insan ve hayvanların hayatı ve sağlığı için tehlike teşkil eden ve olumsuz davranışları kontrol edilemeyen durumlarda, veteriner hekim tarafından ötenazi yapılmasına karar verilebilecek. Ötenazi işlemi veteriner hekim tarafından veya veteriner hekim gözetiminde yapılır.”
7 – Bu hükme göre sokak hayvanları öldürülecek mi?
Önerge ile kedilerin kapsam dışı bırakıldığı belirtildi. Ancak yine teklife göre kedilerin de “sahipli” hayvan statüsüne alınması söz konusu olacak. Fakat asıl risk sokak köpekleri konusunda devam ediyor. Yeni düzenlemede de ötanazinin olumsuz davranışları kontrol edilemeyen köpeklere yapılacağı belirtiliyor. Bunun da veteriner hekim gözetiminde yapılacağı belirtiliyor. Ancak olumsuz davranışı kimin belirleyeceği bütünüyle belirsiz. Davranışların ne kadar süreyle takip edileceği, kararın kimin tarafından ne aşamada verileceği de muğlak.
Muhalefet, önergenin katliamı gizleme amacı taşıdığını, barınağa alınan köpeklerin hemen öldürüleceğini iddia etti. Teklifte, bu iddiayı boşa düşürecek, sınırlayıcı bir düzenleme de yer almıyor. Teklif, köpeklerin kaderini tamamen uygulayıcıların kaderine bırakıyor. Teklife göre ayrıca, köpeklere müdahalenin sadece tıbbi gerekçelerle değil, Kanunda yer alan diğer istisnai durumlarda da yapılabilmesine olanak sağlanıyor. Bu düzenleme de tıbbi zorunluluk bulunmasa da köpeklerin öldürülmesine olanak sağlıyor.
Teklife göre, yerel yönetimler adına sahipsiz hayvanları toplayarak bir yere terk eden ya da köpeği bakımevi dışında bir alana bırakanlar cezalarla karşılaşacak. İlk aşamada öldürülmeyen köpekler, sisteme kaydedilecek ve sahiplendirilinceye kadar barınakta tutulacak. Bu aşamada bu köpeklerin öldürülüp öldürülmeyeceği de tamamen muğlak.
8 – Muğlaklık sadece tekliften mi kaynaklı?
Teklifte, sokak köpeklerinin sayısı 4 milyon olarak açıklanıyor. Muhalefetin verdiği bilgiye göre, Türkiye’deki barınakların toplam kapasitesi 110 bin civarında. Muhalefet, bu durumda toplanan köpeklerin hemen öldürülmesi seçeneğinin devreye gireceğine işaret ediyor. Teklifte de bunu engelleyici bir hüküm bulunmadığı belirtiliyor. Teklifteki muğlaklığın, uygulamada köpeklerin topluca öldürülmesi sonucunu doğuracağı ifade ediliyor.
9 – Kanunla görevlendirilen belediyelerin düzenlemeyi uygulamama şansları var mı?
CHP’liler, hiçbir kentte bu kadar barınak bulunmadığını, bu kadar barınağın yapılmasının mümkün olmadığını, pahalı bir işlem olan ötanazinin uygulanması için de yeterli bütçe bulunmadığını, belediyelerin fiilen bu kanunu uygulayamayacaklarını savunuyor. AKP’liler ise kanunla, belediyelere barınak yapımı ve diğer işlemler için, gerekli kaynağın yüzde 40’ının bakanlık tarafından sağlanacağına dikkati çekiyor. Buna rağmen CHP’lilere göre kanunu uygulamak imkânsız. İmkân olsa bile CHP’li belediyelerin fiilen bunu uygulamayacakları komisyonda defalarca söylendi.
Ancak teklifte, barınak için kaynak ayırmayan, gönderilen kaynağı farklı amaçlarla kullanan belediye başkanlarına 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verileceği düzenleniyor. Belediye meclis üyeleri de aynı şekilde cezalandırılacak. Büyükşehir, il belediyeleri ve nüfusu 25 binden fazla olan belediyeler yasayı uygulamak zorunda kalacak. Belediyelere bakımevlerini kurmaları için 31 Aralık 2028’e kadar süre tanındı. Ancak bu süreye kadar yasanın uygulanmayacağına yönelik bir hüküm düzenlemede yer almadı. Bu nedenle yasanın, ayrı bir yürürlük hükmü konulmazsa hemen uygulanması söz konusu olabilecek. Ancak barınağa alınarak kısırlaştırılıp yaşatılacak köpek sayısı, barınak sayısından çok fazla olduğu için yasanın nasıl uygulanacağı meçhul. Köpeklerin hemen öldürüleceği iddiası da buradan kaynaklanıyor.
10 – Sokak hayvanlarını sahiplenerek kurtarmak mümkün mü?
Evet, ancak bakım yükümlülüğünü yerine getirmezse, köpek geri alınacak. Bakım yükümlülüğünün kapsamı ise belirsiz. Köpeği sokağa terk edenlere de 60 bin liraya kadar ceza verilecek. Hayvan sahiplerine, hayvanlarını sisteme kaydetmeleri için 31 Aralık 2025’e kadar da süre tanındı.