İstanbul’da yaşanan bir mülk anlaşmazlığı, kiracı ve mülk sahibi arasında hukuki bir mücadeleye dönüştü.
Kiracının, kira sözleşmesinde belirtilen alt kira ve devir yasağına uymayarak mülkü başkasına kiralamaya çalışması üzerine, mülk sahibi tarafından icra takibi başlatıldı.
Kiracının, dükkanın anahtarını teslim etmemesi ve icra takibine itiraz edilmemesi sonucunda, İstanbul İcra Hukuk Mahkemesi’nde açılan tahliye davasında ilk duruşmada tahliye kararı verildi.
Avukat Gizem Gonce, müvekkilinin dükkan sahibi olduğunu ve kiracı ile yapılan kira sözleşmesine alt kira yapma ve devir yasağı maddesini eklediğini belirtti.
Ancak kiracının bu maddeye uymayarak dükkanı devren kiralamaya çalıştığını ve dükkanın anahtarını teslim etmediğini ifade etti.
Yargıtay’ın, kiracının eşyalarını almasına rağmen anahtarını teslim etmemesi durumunda kira ilişkisinin devam ettiğine ve kiracının kira ödemeye devam etmek zorunda olduğuna dair kararları bulunuyor. Bu nedenle, kiracı ve kefil aleyhine icra takibi başlatıldı.
Kiracı ve kefil, yasal süre olan 30 gün içinde icra takibine itiraz etmedikleri gibi kira ödemelerini de yapmadılar. Bunun üzerine mülk sahibi tarafından tahliye talepli dava açıldı.
Davalı kiracı, duruşmaya katılarak anahtarı teslim etmediğini, eşyalarının az olduğunu ve dükkanı kullanmadığını, dolayısıyla kirayı ödemek zorunda olmadığını savunarak davanın reddini talep etti.
Ancak mahkeme, kiracının anahtar teslimi yapmadığı ve icra takibine itiraz etmediği gerekçesiyle tahliye kararı verdi.
Bu olay, kiracının anahtar teslimi yapmamasının ve eşyalarını dükkanından almasının, kira ödemelerinden sorumlu olduğu anlamına geldiğini bir kez daha gösterdi.
Mahkeme kararı olmadan mülk sahibinin kiralanan taşınmaza girmesi ve anahtarı değiştirmesi ise konut dokunulmazlığını ihlal suçunu oluşturdu.
Bu durum, kiracı-mülk sahibi ilişkilerinde sözleşme şartlarının önemini ve hukuki süreçlerin dikkatle takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
